| Anglais | Turc | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | be present v. | hazır bulunmak | ||
|
Every member of the cabinet was present. Kabinenin tüm üyeleri hazır bulundu. More Sentences |
||||
| General | be present v. | olmak | ||
|
Do not use this product near a bathtub, sink, shower, swimming pool, or anywhere else where water or moisture are present. Bu ürünü küvet, lavabo, duş, yüzme havuzu ya da su ve rutubetin olduğu başka herhangi bir yerin yanında kullanmayınız. More Sentences |
||||
| General | be present v. | hazır olmak | ||
|
I'll be present. Hazır olacağım. More Sentences |
||||
| General | be present v. | bulunmak | ||
|
Does Tom have to be present? Tom'un bulunması gerekiyor mu? More Sentences |
||||
| Anglais | Turc | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | be present at v. | bulunmak | ||
|
He was present at the ceremony. Törende hazır bulundu. More Sentences |
||||
| General | be present at v. | hazır olmak | ||
|
Tom is going to be present at today's meeting. Tom bugünkü toplantıda hazır olacak. More Sentences |
||||
| General | be asked to be present v. | davet edilmek | ||
| General | be present at a ceremony v. | törende yerini almak | ||
| General | be present at a ceremony v. | törene katılmak | ||
